Her ne kadar “bize ne yahu!” desek de birçok alanda bir süper güç olarak addedilen ABD’deki başkanlık seçimleri tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Ancak, normalde seçimlerde gözler genellikle adaylarda ve vaatlerinde olurken, bu kez yeni bir çar daha peydah oldu ve tüm ilgiyi üzerine toplamayı başardı.
Evet, özgürlük savaşçımız (!) Elon Musk’tan bahsediyorum…
Adaylar ve vaatleri bir yana dursun, Elon Musk faktörünün bu seçimdeki etkisini inkar edemeyiz. Öyle ki ittire kaktıra da olsa, Donald Trump’ın başkan seçilmesindeki önemli faktörlerden birinin Elon Musk ve satın aldığı yeni oyuncağı Twitter olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Hatırlarsanız daha önce, Post-Elon döneminde Twitter platformunun yaşadığı değişimlerine değindiğim bir yazı kaleme almıştım. Eğer okumadıysanız, bu yazıya devam etmeden önce o yazıyı okumanızı tavsiye ederim (bkz: Bülbülüm Altın Kafeste, Ölür Aheste Aheste).
İlgili yazıda veya diğer bir deyişle eleştiri cümbüşünde, Elon Musk’ın Twitter platformuna nasıl etki ettiği üzerine düşüncelerimi dile getirmeye çalışmıştım. Algoritma manipülasyonlarından ifade özgürlüğünün parayla satılmasına; bot hesapların mantar gibi çoğalmasından moderasyon ekibinin lağvedilmesiyle birlikte ortalığın çöplüğe dönmesine kadar birçok rezilliğe bu yazıda yer vermiştim.
Yazıda ayrıca Elon Musk’ın özgürlük savaşçısı olan bir demokratik halk kahramanı görünme çabasını ve bunu da halkı arkasına aldığını düşündürterek insanlara dayatmasından bahsetmiştim. Peki Elon ne yapmıştı? Kritik olan her konuyu halka sorarak istediği sonucu meşrulaştırmaya çalışmıştı. Donald Trump’ın 2021’de Twitter politikalarını ihlal ederek nefret suçundan kapatılan hesabını halka sorarak yeniden aktif hale getirmişti.
“E ne güzel işte, adam halka sormuş” diyebilirsiniz. Ancak botların cirit attığı bir platformda cevapların gerçek kullanıcılar tarafından verildiğini düşünürseniz yanılırsınız.
Aksi halde, Twitter ahalisinin hesabı kapatılan diğer ünlü hesaplar için yaptığı “bu hesaplar için de anket aç“ çağrılarına olumsuz cevap vermezdi sanırım, değil mi? Veya kendisinin paylaştığı “CEO koltuğundan kalkayım mı?“ anketinde çoğunluk koltuktan kalkmasından yana olunca, yan çizip “botlar cevap vermiş ya“ triplerine girmezdi herhalde. (Sonradan kalkıp yerine bir kukla getirdi tabi, ama bu da başka bir yazının konusu olsun deyip parantezi şimdilik kapatalım).
Neyse, o dönemde birçok kişiyi Twitter’ı ifade özgürlüğünü kurtarmak ve korumak için satın aldığını ikna etmişti bizim özgürlük savaşçısı. Buna halen inananlar var ne yazık ki, ancak konumuz bu değil. Trump ise o dönemde söz konusu bile değildi açıkçası. Ancak zaman içerisinde Elon’ın satın aldığı bu oyuncak, kısa sürede Elon Musk ve Donald Trump’ın propaganda aracına dönüştü.
Zamanla çeşitli sinyaller vererek suyu ısıtan, ancak ona rağmen Donald Trump’ı destekleyip desteklemediği konusunda net bir şey söylemeyen Elon Musk, 13 Temmuz 2024’te Donald Trump’a yapılan suikast girişiminin ardından bunu açıklamak için en iyi zamanın geldiğini düşündü ve Trump’ı desteklediğini açıkça ilan etti.
Demokratik bir seçimde A kişisinin B kişisini desteklemesinde elbette bir sorun yok. Ancak bu kişi ifade özgürlüğü sloganları atarak satın aldığı bir medya platformunu kendisi ve desteklediği adayın çıkarları için kullanırsa burada bir problem vardır.
Donald Trump’ın siyasi rakiplerini ve destekçilerini kendi müridlerine linç ettiren paylaşımları, Twitter algoritmasıyla oyuncak gibi oynayarak Trump aleyhine yapılan paylaşımları daha çok görünür kılması, “Trump seçilmezse Mars’a gidemeyiz“ gibi söylemleriyle bilimsever(!) Twitter botlarını fişeklemesi ve saymakla bitiremeyeceğiz diğer marifetleri… Sonuç olarak Twitter, Trump odaklı bir yankı odasına dönüştü. Özgürlük savaşçımız da amacına ulaştı…
Gelelim şimdi de asıl konuya… Yani Elon Musk’ın Donald Trump’ın adaylığını desteklemesinin ardında yatan muhtemel sebeplere.
Neydi, Ne Oldu? Daha Da Önemlisi Ne Olacak?
Elon Musk’ın Donald Trump ile aynı dünya görüşüne sahip olmadığını kendisini takip edenler az çok bilir. Örneğin, bir tarafta her konuda iklim değişikliğinin önemine vurgu yapan Elon Musk (tamamen duygusal tabi, bkz: Tesla), diğer tarafta ise ilk başkanlığı döneminde ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çeken Donald Trump… (Hatta Musk, Trump’ın bu kararın ardından Beyaz Saray’daki danışma kurulu üyeliği görevinden istifa bile etmişti hatırlarsanız.) Veya bir tarafta Tesla Motors ile elektrikli araç sektörünü domine eden Elon Musk, diğer tarafta ise Amerikan otomobil endüstrisini yok edeceğini söyleyerek elektrikli araçlara düşmanca yaklaşan Donald Trump…
Peki ne oldu da Elon Musk bir anda en büyük Trump destekçisi oldu? Ne oldu da Twitter böyle bir sürecin en büyük propaganda aracı haline geldi? Bunun için dün Elon Musk tarafından neler yapıldı, yarın Donald Trump tarafından neler yapılabilir, hızlıca bir bakalım…
44 milyar dolarlık oyuncak: Elon Musk, Ekim 2022’de değerinin çok çok üzerinde bir miktara, 44 milyar dolara, Twitter’ı satın aldı. Bazı uzmanlara göre bu, tarihin en kötü anlaşmasıydı. Ancak bazılarına göre Elon Musk’ın yediği düşünülen bu kazık, onun avantajına oldu. Öyle ki aşağı yönlü giden grafikten dolayı zaten elinden çıkarmak istediği Tesla hisselerini de satmak için çok güzel bir bahanesi olmuş oldu. Sonuç olarak Twitter’ı satın alabilmek için milyarlarca dolarlık Tesla hisselerini de sattı. Kimilerine göre Twitter’ı satın almasındaki en büyük sebeplerden biri Donald Trump propagandasıydı, kimilerine göre ise sadece egosuydu. Kimilerine göre de satın alma sürecinde finansman sağlayan ve Kremlin ile doğrudan bağlantısı olan Rus oligarklardı.
119 milyon dolarlık bağış: Donald Trump’ın seçim kampanyaları için 119 milyon dolarlık bir bağışta bulundu. Buna ek olarak Trump’ı desteklemeleri adına zenginler kulübünü ikna etmek için elinden geleni yaptı.
1 milyon dolarlık makarna: Çekişmeli geçen eyaletlerde seçmen kaydı yaptırılmasını teşvik etmek için canla başla çalıştı. Hatta bu halkın adamı, seçmen kaydı yaptıranlara çekilişle seçim gününe kadar her gün 1 milyon dolar vereceğini açıkladı.
Tony Stark’tan Joseph Goebbels’e: Twitter’ı adeta Trump için bir propaganda aracına dönüştürdü. Muhalifleri ise doğrudan veya dolaylı yoldan susturdu, görünmez hale getirdi, görünenleri ise botlarına linç ettirdi. Sık sık, yapay zeka araçlarını kullanarak oluşturduğu görseller ile müridlerine siyasi mastürbasyon yaptırdı.
Dünyanın dertleriyle dertlenen adam: Elbette sadece kendi ülkesindeki muhalifleri değil, diğer ülkelerdeki muhalifleri de hedef aldı. Örneğin muhafazakar partiden olan İngiltere’nin eski başbakanı Boris Johnson için tek kelime söylemeyen özgürlük savaşçısı, koltuğu işçi partisinden Keir Steirmer devraldığında İngiltere’nin içişlerine karışmaya kalkıştı. 2024’te yaşanan aşırı-sağ olaylarını kızıştıran paylaşımlarıyla olaylara dahil olmaya çalıştı.
2022’de Brezilya’da yapılan seçimlerde dezenformasyon yayan hesaplar hakkında bir şey yapmadığı için Twitter aleyhine karar çıkaran yargıç Alexandre de Moraes’i hedef aldı, hedef gösterdi, diktatör ilan etti. Kaybedeceğini anlayınca da “sessizce” geri vites yaptı. Brezilya yasalarına boyun eğmek zorunda kaldı.
Peki Türkiye ile arası nasıl? Elon Musk Twitter’ı satın aldıktan sonra Türkiye hükümetinden gelen talepler doğrultusunda Twitter’da susturulan Türkiye merkezli hesaplara bakarsanız bu sorunun cevabını alırsınız. Ya da konuyla ilgili yazdığım şu yazıda o dönemde az çok neler yaşandığını okuyabilirsiniz.
I don’t want peace. I want problems, always: Kaos oldukça egosu, satın aldığı yeni oyuncağı ve desteklediği siyasilerin bundan çıkar sağladığını farketti ve kaostan beslenmeye devam etti.
Elon Musk’ın Bundan Çıkarı Ne(ler) Olabilir?
Yeteri kadar kendisini gömüp rahatladıktan sonra, şimdi Donald Trump’ın seçimi kazanmasıyla birlikte Elon Musk’ın neler elde edebileceğine göz atalım (ve biraz daha gömelim).
SpaceX: Elon Musk, bir süredir uzay araştırmaları alanında yapılan kamu sözleşmelerini eleştiriyordu. Bu sözleşmelerin, bütçeyi korumayı ve teslim zamanına bağlı kalmayı engellediğini savunuyordu.
Kamala Harris’in seçilmesi durumunda Mars’a hiçbir zaman gidilemeyeceğini söyleyen Elon Musk’ın bir bildiği var demek ki. Bu da Trump döneminde, bahsi geçen kamu sözleşmelerinin SpaceX, dolayısıyla Elon Musk yararına olacağının sinyallerini veriyor diyebiliriz.
Tesla: Donald Trump’ın elektrikli araçlara düşmanca yaklaşımı bilinen bir şeydi. Kendisi, elektrikli araçların çok pahalı olduğunu, menzillerinin sınırlı olduğunu, istihdamı ve Amerikan otomobil endüstrisini yok edeceğini söylemişti.
Her ne kadar Biden yönetimi elektrikli araçlar için sektöre milyarlarca dolar hükümet desteği sağlasa da, şirketler özelinde bazı problemlerin olduğu da bilinen bir şeydi. Örneğin Tesla’nın otopilot ve Full Self-Driving ya da FSD olarak bilinen mevcut sürücü destek özellikleri, bu teknolojinin sebep olduğu kazaların ardından federal güvenlik düzenleyicilerinin soruşturmalarıyla karşı karşıya kalmıştı.
Trump yönetiminde ise bu soruşturmaların durdurulabileceği; dolayısıyla Tesla’nın otopilot ve FSD için onay alabileceği söyleniyor.
Ancak Donald Trump’ın Çin politikasının Tesla’ya zarar verebileceğini söyleyenler de var. Çin’e karşı daha sert tavır alması beklenen Trump’ın, teslimatlarının %40’ını Çin’den temin eden Tesla’yı zor durumda bırakabileceği tahmin ediliyor.
Yasal soruşturmalar: Elon Musk’a ait şirketlerin en az 20 federal soruşturmayla karşı karşıya olduğu biliniyor. Trump’ın Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu ile Federal Ticaret Komisyonu’na yapacağı yeni atamaların yanı sıra Adalet, Çalışma ve Ulaştırma Bakanlıklarının başına kimi getireceği Musk için büyük önem taşıyor. Çünkü tüm bu kurumlar Tesla, SpaceX, NeuraLink ve Twitter’daki potansiyel ihlalleri soruşturuyor. Dolayısıyla bu dört şirketin büyük para cezalarıyla karşı karşıya kalması söz konusu.
Ya da bir ihtimal daha var; o da bu soruşturmaları sessizce kapatmak mı dersiniz…
DOGE: Donald Trump, ikinci kez seçilmesi halinde hükümet israfını ortadan kaldırmak için Elon Musk’ı yönetimine davet edeceğini söylemişti. Bunun üzerine Elon Musk “göreve hazırım” demiş; kendisinin popüler hale getirdiği kripto para projesi olan Dogecoin’den yola çıkarak “D.O.G.E.” (Department of Government Efficiency) adını verdiği yeni kurumun sinyallerini vermişti. Seçimi kazanan Trump’ın bu sözünden dönüp dönmeyeceği bilinmez, ancak gerçekleşmesi durumunda bunun Elon Musk’ın siyasi egosunu tatmin etmek için güzel bir başlangıç olacağını söylemek mümkün.
Sendikalaşma ve işçi hakları: Elon Musk’a yöneltilen eleştiriler sadece yasal düzenlemeler ile ilgili değil. Zira kendisinin Tesla çalışanlarının sendikalaşmasını engellemeye çalıştığı iddiaları da gündemi bir süre meşgul etmişti. Buna ek olarak işçileri haksız olarak işten çıkarmasıyla da gündeme gelen halkın adamı, Trump’a greve katılan çalışanları işten çıkardığını söylemişti.
Bu bağlamda, Elon Musk’ın elini rahatlatan bir hamle yapılması da beklenen sonuçlardan biri olarak karşımıza çıkabilir.
Zenginlere uzatılan yardım eli: Donald Trump’ın seçim vaatlerinden bir diğeri ise kurumlar vergisini ve zenginlere uygulanan vergileri düşürmesiydi. Elbette halkın adamı da Trump’ın bu vaadini yerine getirmesini isteyenlerden biri. Bu sayede kendisinden alınmayan vergi miktarlarını kahramanı olduğu halk için (!) harcayabilecek.
Şimdi Sıra Trump’ta…
Elon Musk, Donald Trump’ın seçilmesi için elinden gelen iyi-kötü, güzel-çirkin her türlü işi yaptı. Nihayetinde ise Donald Trump’ın başkan olmasını sağlayan en önemli faktörlerden biri oldu. Yani kısaca Elon Musk üzerine düşeni yaptı, şimdi ise sıra Donald Trump’ta…
Trump’ın da tahmin edilemeyen kararlara sahip bir kişilik olduğunu ilk başkanlık döneminden az çok biliyoruz. Dolayısıyla Elon Musk’ın istediği her şeyi vermeyebileceği de ihtimaller dahilinde.
Twitter’da yumurta profillerin, botların, yapay zekilerin, kripto para dolandırıcılarının dünyayı kurtaran halk kahramanı ve özgürlük savaşçısı olan Elon Musk, her istediğini aldığında veya alamadığında nasıl bir karaktere dönüşür bilemiyoruz. Muhtemelen kendisi de bilmiyor… Ama bırakalım bunu da zaman göstersin…
Saglıcakla kalın…
GÜNCELLEME (13 Kasım 2024): Donald Trump ilk sözünü kısmen tutmuş görünüyor. Yayınladığı bildirgede Muhteşem Elon Musk‘ın (The Great Elon Musk yazmış ciddi ciddi), Amerikalı girişimci Vivek Ramaswamy ile D.O.G.E. birimini birlikte yöneteceklerini duyurdu. “Zamanın Manhattan Projesi” olarak adlandırdığı projenin 4 Temmuz 2026’ya kadar tamamlanacağını belirtti.
Bir yanıt yazın