Facebook Psikolojisi: Neden Beğeniyor, Yorum Yapıyor, Paylaşıyoruz?

Facebook’taki beğeni, yorum yazma, paylaşım yapma gibi eylemler ve ardında yatan psikolojik sebepler…

Dünyanın en fazla kullanıcı sayısına sahip olan Facebook, dijital yaşantımızda artık aldığımız nefes kadar önemli bir yer edinmiş durumda. Bu denli büyüyen ve sahip olduğu milyarlarca kullanıcı sayısı ile -tabiri caizse- dünyanın en kalabalık ülkesi konumuna gelmiş bir platformun bazı bilimsel gerçekler ile ilişkilendirilmiş olması, haliyle çok da şaşırtıcı olmayacaktır.

Facebook’ta gönderileri neden beğeniyoruz? Bunlara neden yorum yazıyoruz? Neden paylaşım yapıyoruz? Bunun gibi daha nice soru, sürekli vakit geçirilen bir platform olmasından dolayı Facebook’u, başta psikologlar olmak üzere birçok bilim insanının ilgisini çeken önemli bir araştırma konusu haline getirdi diyebiliriz.

Facebook psikolojisi kapsamında yazılan makaleler, hazırlanan videolar, sunumlar ve daha nicesi; platform üzerindeki kullanıcı davranışlarını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Peki bu davranışların ardında tam olarak neler yatıyor? Birlikte bir göz atalım…

Görsel: Giovanna Giuliano

Facebook’u neden seviyoruz?

Bugüne kadar yapılan araştırmaların çoğu, sosyal medya kullanımının insan beyninde ne gibi değişikliklere yol açtığını bizlere gösteriyor. Özellikle Facebook, bu araştırmaların başında yer alıyor.

Yapılan bir araştırmaya göre; Facebook ile nucleus accumbens olarak tanımlanan ve yemek, seks, para ve sosyal kabul duygularının işlendiği beynin ödül merkezi (tatmin merkezi) arasında güçlü bir bağlantı bulunuyor. Facebook üzerinden olumlu bir duygu aldığımızda ise beynin bu bölgesi hareketlenmeye başlıyor. Yani Facebook’tan alınan pozitif duyguların yoğunluğu arttıkça, beynin ödül merkezindeki hareketlilik de aynı oranda artıyor.

Bir diğer araştırma ise; deneye katılarak Facebook hesabına bakan gönüllülerin, “flow state” adı verilen duygu haline girerek o anda göz bebeklerinde büyüme olduğunu bizlere gösteriyor.

Neden beğeniyoruz?

Facebook “beğen” (like) davranışını şöyle açıklıyor:

“Beğen eylemi, Facebook’ta önem verdiğiniz şeylere olumlu geri bildirim vermenin bir yoludur. Arkadaşlarınızın içeriklerini beğenerek onlara olumlu bir geri bildirim verebilir, ya da istediğiniz bir sayfayı beğenerek o sayfa ile iletişim kurabilirsiniz.”

Pew Araştırma Merkezi tarafından Amerikalıların sosyal medya yaşantıları üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, Facebook kullanıcılarının %44‘ü arkadaşlarının gönderilerini günde en az bir kere; %29‘u ise günde birden fazla beğeniyor. Peki bu beğenme eylemini neden gerçekleştiriyoruz?

“Beğen eylemi, dijital ortamda kafa sallayarak yapılan bir onaylama şeklidir.”

Görsel: Giovanna Giuliano

“Beğenme / like” eylemini neden gerçekleştirdiğimizi anlamak için bu eylemi bir süre yapmamayı uygun görerek bunun üzerine bir araştırma yapan “Elan Morgan” isimli bir blogger, 2 hafta süren deneyin sonucunu şu şekilde açıklıyor:

“Beğenme, gürültülü bir odada konuşmadan sadece kafa sallayarak yapılan bir onaylama eylemi gibidir. “Evet”lerin, “Katılıyorum”ların, “Bence de”lerin kolay yoludur. Bazı gönderiler üzerinde Beğen eylemini gerçekleştirmediğim süreç boyunca biraz suçluluk hissine kapıldım. İletişim yeteneğimde bir nevi aksaklıklar hissettim. Beğen fonksiyonunun beni yorum yapmaktan kurtardığını farkettim.”

Kendimizi kanıtlamak istiyoruz

Yapılan bir başka araştırmaya göre, Beğen eyleminin bir başka sebebi olarak da kişilerin belli konularda kendini kanıtlama isteği gösteriliyor. Bir Facebook uygulaması aracılığıyla 58,000 katılımcının beğenilerini herkese açık hale getirilmesiyle yapılan bu araştırmada, yapılan beğenilerin kullanıcıların (belirtilmemesine rağmen) bazı kişisel özelliklerini ortaya çıkardığı tespit ediliyor.

Yapılan bu beğeni deneyinde; %95 doğruluk oranıyla katılımcıların beyaz tenli veya Afro-Amerikalı olduğu, %88 doğruluk oranıyla eşcinsel erkek olduğu ve %85 doğruluk oranıyla demokrat veya cumhuriyetçi olduğu tespit ediliyor. Ayrıca %93 doğruluk oranıyla cinsiyetlerinin ne olduğu; %75 doğruluk oranıyla da yaşlarının kaç olduğu ile ilgili tespitler yapılıyor.

Görsel: Giovanna Giuliano

“Sanal Empati” kuruyoruz

Beğen butonunun bir diğer psikolojik yanı ise kişilerin sosyal medyada arkadaşları ile dayanışma içerisinde olmak istemesi olarak karşımıza çıkıyor. “Sanal Empati” olarak tanımlanan bu durum, gerçek dünyadaki yaşantılarımızı da etkiliyor.

Psychology Today tarafından yapılan bir araştırmaya göre; sosyal ağlarda daha fazla zaman geçirmek ve anlık mesajlaşma platformları üzerinden etkileşime geçmek, kişinin sanal ortamda daha güçlü olmasını sağlıyor. Bu sanal empatinin ise gerçek dünyadaki empatinin bir göstergesi olduğu ifade ediliyor.

Karşılık bekliyoruz

Karşılığını alma düşüncesiyle gerçekleştirilen beğeni eylemleri, aslında daha çok sayfa beğenileri için geçerli. Syncapse tarafından yapılan araştırmaya göre, kullanıcıların çoğu; çeşitli indirim kuponları, hediyeler almak ve sevdiği markaların sayfalarından düzenli olarak güncellemeler almak için sayfaları beğeniyor.

Görsel: Syncapse

Emarketer tarafından 2011 yılında ABD kullanıcıları üzerinde yapılan bir araştırmaya göre; markaların sayfalarını beğenmememizin altında ise spam endişesi, gizlilik korkusu ve sayfanın kaliteden yoksun olması gibi sebepler yatıyor.

Görsel: Emarketer

Neden yorum yazıyoruz?

Aslında bu sorunun cevabı “Söylemek istediğimiz bir şeyler olduğunda yorum yazıyoruz” gibi basit olsa da, gönderilerimizin altına yazılan yorumlar, beynimizde farklı etkiler oluşturuyor.

Beğenme eylemi ile kıyaslandığında “yorum yazma” eyleminin insan beyninde çok daha farklı etkilere sebep olduğunu söylemek mümkün. Bir araştırmasında 1200 Facebook kullanıcısı üzerinde araştırmalar yapan Moira Burke, kişisel mesajların beğenilere göre çok daha tatmin edici bir eylem olduğunu belirtiyor. Bu durumu ise “kompoze iletişim” olarak adlandırıyor:

“Kompoze iletişim kuran kuran kişiler, kendilerini daha az yalnız hissediyor. Beğeni alan kişilerde ise herhangi bir değişiklik söz konusu olmuyor.”

Neden paylaşım yapıyoruz?

New York Times tarafından yapılan detaylı bir araştırma, sosyal ağlardaki paylaşma eyleminin ardında nelerin olduğunu bizlere gösteriyor. Araştırmaya göre kişilerin paylaşım yapmalarının ardındaki sebepler şöyle:

  • Eğlence: Kullanıcıların %49‘u faydalı veya eğlenceli gördüğü içerikleri (ürünleri) diğer kişilere ulaştırarak, onların fikirlerini değiştirmek veya bir eyleme zorlamak için paylaşım yapıyor.
  • Kendini tanımlama: Kullanıcıların %68‘i kendilerini tanımlamak ve ilgilendiği şeyleri diğer kişilere göstermek amacıyla paylaşım yapıyor.
  • İlişkileri güçlendirme: Kullanıcıların %78‘i diğer kişilerle bağlantı halinde olmak için internette bilgi paylaşımı yapıyor.
  • Kendini kabul ettirme: Kullanıcıların %69‘u aidiyet hislerini güçlendirmek için paylaşım yapıyor.
  • Destekleme: Kullanıcıların %84′ü önem verdiği problemlere destek olmak için paylaşım yapıyor.

Yapılan bir başka ankete göre ise kullanıcıların paylaşma sebepleri şu şekilde sıralanıyor:

  • İlginç şeyler paylaşmak için (%61)
  • Önemli şeyler paylaşmak için (%43)
  • Komik şeyler paylaşmak için (%43)
  • Kendisini ve inandığı şeyleri anlatmak için (%37)
  • Ürün, servis, film, kitap vs önermek için (%30)
  • Bir organizasyona, inanca vs destek vermek için (%29)
  • Benzersiz şeyler paylaşmak için (%26)
  • Ne yaptığını göstermek için (%22)
  • Bir konuya veya sohbete katkıda bulunmak için (%20)
  • Bir şeyi bildiğini göstermek için (%10)

Bu sebeplerin ülkeden ülkeye değiştiğini de belirtmek gerekiyor. Ülke-ülke kullanıcıların paylaşma sebeplerini ise aşağıdaki tablodan görmek mümkün:

Görsel: Ipsos

Yukarıdaki tabloya göre Türkiye’yi özel olarak ele aldığımızda; neredeyse hepsinde ortalamanın üzerinde yer aldığını görmek mümkün. Özellikle; önemli şeyler için, öneriler (ürün, kitap, film vs) için ve bir şeyi bildiğini göstermek için paylaşım yapan ülkeler arasında Türkiye’nin diğer ülkelere göre çok daha yüksek oranlara sahip olduğu görülüyor.

Gönderilerin paylaşılması durumu ise insan duygularında çeşitli etkilere sebep oluyor. Paylaşım sayısının artması, korku veya öfke gibi yüksek seviyede uyarılan duyguları tetiklediği gibi; üzüntü veya tatmin gibi düşük seviyede uyarılan duyguları da tetikliyor.

Peki ya hiç etkileşim göstermezsek ne olur?

Facebook’ta beğenme, yorum yazma, paylaşma vs gibi eylemlerin ardındaki psikolojiden biraz bahsettik. Peki bu eylemleri hiç yapmazsak ve bu eylemlere sadece uzaktan bakarsak neler olur?

Carnegie Mellon Üniversitesi tarafından 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre; kullanıcılar Facebook’ta beğenme, yorum yazma, paylaşma vs gibi eylemleri gerçekleştirdiği zaman, sosyal duygularında artış olduğu gibi; yalnızlık duygularında da düşüş yaşanıyor. Bunun tam tersi de yapılan araştırmanın bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Yani kullanıcılar Facebook’ta bu eylemleri gerçekleştirmeyip, platformu sadece uzaktan takip ettiği zamanda ise bu duygular tersine dönüyor ve yalnızlık, soyutlanma gibi duygularda artış yaşanıyor. Bu durumun sonu ise depresyon ile bitiyor.

Sonuç

Görüldüğü üzere Facebook’ta en kolay gerçekleştirilebilen “Beğen” eylemi bile, sanal dünyanın insan psikolojisine ne denli etki ettiğini bizlere gösteriyor. Kimi zaman bu küçük eylemler ile mutlu olabiliyorken; kimi zaman da çeşitli sebeplerden dolayı depresyona girebiliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde dijital yaşamda insan psikolojisi üzerine yapılan araştırmaların ve ortaya koyulan bilimsel verilerin çok daha önemsenen bir konu haline geleceğini, uzmanların bu alanda çok daha fazla efor sarf edeceğini söylemek mümkün.

Sağlıcakla kalın…

Faydalandığım kaynaklar: Medical News TodayMary Ann LiebertPew Research CenterElan Morgan (Medium)PNASPsychology TodaySyncapseEmarketerThe AtlanticBuffer SocialNew York Times (SlideShare)IpsosCarnegie Mellon University (ACM).


Bu blog yazısını podcast olarak dinlemek için internetkafe.net adresini ziyaret edebilirsiniz.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir